Üniversite sınavına girerken, tercih formunu doldurmadan önce her meslekle ilgili gerekli maddeleri okuyordum, benimkinin yanında diğerlerine ek olarak şöyle yazıyordu: 3 Boyutlu görebilme yeteneği. Herkes gibi ben de tercihlerimi yapıp teslim etmiştim ve 3 boyutlu görebilme yeteneği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu (O zamanlar ne Google ne de Internet vardı). Sonra Teknik Çizim ve Perspektif dersine, o zamanlar doçent şimdi ise bölüm başkanı olan hocamız girdi ve şunları dedi: ” Herkes proje yapabilir. Teknik Resim ve Perspektif çizebilmek için resim yeteneğinizin olması şart değildir, olursa iyidir ama olmazsa da başarılı olabilirsiniz, tabi isterseniz….” Sonra bize gülümsedi. O kadar içtendi ki, ne dediğini “kesinlikle bildiğine” inanmıştık. Oysa benim dersten önce, resim yeteneğimin olmamasından ve formda yazan şu 3 boyutlu görme yeteneği durumundan ödüm kopuyordu:) Hakkında detaylı bilgim olmayan bir konuda çoktan kendimi yargılamış ve sınıfta bırakmıştım. Neye dayanarak? Bilgisizliğe, güvensizliğe ve korkulara…
Şimdi fark ediyorum da, hocamızın bize söyledikleri sihirli sözlermiş. 3 boyutlu görme yeteneğim o zamanlar var mıydı bilmiyorum ama teknik resim ve perspektif dersleri aldıktan sonra 3 boyutlu düşünebilmeyi öğrenmeye başladım. Daha da önemlisi; tüm bunların öğrenilebilir olduğunu…
Bunlardan bahsetme nedenim; üzerimizdeki “Öğrenilmiş Çaresizlik” denilen ölü toprağını atabilmek için önce sorunun ne olduğunun farkına varmamızı sağlamak…
Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?
Sizin; başaramayacağınıza, yapamayacağınıza, elinizden bir şey gelmeyeceğine, bir şeyleri değiştiremeyeceğinize kendinizi inandırmanızdır. Bu da sizin, farklı yönlere doğru hareket etmenizi engeller. Kendinizde mevcut ve doğduğunuzdan beri size “öğretilmiş bilgiler”in dışında bir şeyi kabul edememenizdir. Çözüm üretebileceğinize, üstesinden geleceğinize dair kendinize güveniniz yoktur.
Çünkü size öyle öğretilmiştir. Siz de “öğrenilmiş çaresizliğinizi” kader olarak kabul etmişsinizdir. Zorlandığınızı düşündüğünüzde ise depresif belirtiler göstermeye başlarsınız, “öğretilmiş” zihinsel sınırlarınız size zarar vermeye başlar. Oysa, o kadar “iyi” ya da “yeterli”olsaydı bu “bilinenler”, sizi hep iyiye doğru götürmesi gerekmez miydi? Bu, sizi hiç şüphelendirmiyor mu?
Öğrenilmiş Çaresizliği yıkmak çok zordur. Öncelikle, kendinizin, büyük ölçüde sizin dışınızda şekillendirildiğinizi kabul etmeniz, bunun farkına varmanız gerekir. Hayatı daha derinden sorgulayın. Kapılarınızı açın… Ve okuyun, bol bol okuyun, neyin doğru neyin yanlış, neyin iyi neyin kötü, neyin gerçek neyin yalan olduğunu ayırt edebilecek hale gelene kadar lütfen okuyun. Öğrencilik ömür boyudur. Ve ancak en iyi, en çok çabalayan öğrenciler kendilerini daha iyi tanıyabilir, tüm gereksiz bilgi, korku ve güvensizliklerinden kurtulabilir ve hayatlarını değiştirebilir.
Hayallerinizi gerçek yapacak olan sizsiniz!
Yapan nasıl yapıyorsa, siz de aynı şekilde yapabilirsiniz. Dünyanın en başarılı insanları sadece zekaları yüzünden orada değillerdir. Sizce bir holding yöneticisinin artık kitap okumaya, ya da bir kişisel gelişim seminerine gitmeye ihtiyacı kalmamış mıdır?
Holding yöneticileri de çalışıyorlar. Çok çalışıyorlar. Çok zaman, çalışanlarından fazla çalışıyorlar. Zamanlarını en iyi şekilde planlayarak çalışıyorlar. İnsanları dinliyorlar. Sürekli gözlem yapıyorlar. Kendilerini geliştirdikçe daha pratik çalışıyorlar. Hata yaptıklarında pes edip evlerine, odalarına kapanmıyorlar. “Ben bunu nasıl çözerim, nasıl alternatif bir durum yaratırım” düşünce yapısıyla çalışmaya devam ediyorlar.
Kaçıp gitmiyorlar…
Düşünce yapılarını, daha önceki bilgilerini tekrar gözden geçirip, işe yaramayanları çıkarıyorlar.
Sonra yeniden, bir daha öğreniyorlar.
Savaşıyorlar.
hocam söyledikleriniz kulağa hoş geliyor ama bence çağresizlik ülkemizde var olan bişey zaten öğretilmesine gerek yok 25 yaşındayım pc teknolojisi ve programlama bitirdim imkanların yetersiz olmasından dolayı köyde kpssden “çağre” bekliyorum.
http://webmastersitesi.com
Bu siteye bir bakın, sizin işinizi yapan bir sürü kişi var, hatta bu işten iyi anlayan çocuklar bile hiç olmazsa harçlıklarını çıkartabilecek kadar paralar kazanıyorlar, kendilerine projeleri iyiyse küçük sponsorlar bulanlar bile var. “Hayır ben illa çaresizim” demeye devam etmezseniz belki size de yardımı olur. Bu işlere başladığımda teknik anlamda “hiçbir şey bilmeyen ve bu yüzden bol bol dalga geçilen, önemsenmeyen, hatta birkaç kez kazıklanan biri olarak” bana bile oldu ve hatta öğrenmeye başladıktan sonra ben de buradan bir şeyler kazandım, başta erkek olmadığımı söylediğim kişiler “ne işin var burada” diye tepki bile veriyordu ama şimdi kimse benimle dalga geçmiyor, iş yapıyor.
Dilerim KPPSyi kazanırsınız ama “Durum bu, yapacak bir şey yok” derseniz; Durum budur ve yapacak bir şey yoktur. Diğer türlü ise, kendinize %50 hedefe ulaşacak bir alternatif yaratırsınız.
“Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz…”
öncelikle “çağre”değil “çare”.. bence türk gençliğinin en büyük sorununun bir göstergesidir bu yazım hataları.. çünkü okumuyorlar sadece kulakları ile duyduklarına inanıyorlar.hayal kurmak güzeldir ama biz bir tarım ülkesiyiz.bilişim okuyup köyde oturamazsınız. neden ziraat okumayı düşünmediniz.. çünkü onların çok çalışıp az kazandığını duydunuz öyle düşünüyorsunuz. ve sizde üniversite bitirmiş binlerce genç gibi hayatınızın en verimli en üretken zamanlarını kpss ataması bekleyerek geçirmeyi tercih ediyorsunuz. editör haklı “Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz…”
ben de mimarlık 2010 yılı mezunuyum. hala 3 boyutlu görme konusunda sıkıntılar yaşıyorum zaman zaman sizin de dediğiniz gibi odaya kapanıp ağlama derecesine geliyorum. birisi teknik resim tasarı geometri gibi şeyler süyledikçe ondan metrelerce uzaklaşıyorum. bir türlü bu meslekte başarılı olamayacakmışım gibi geliyor. kendime güvenim hiç yok hatta kendimi bir gerizekalı gibi hissediyorum
arkadasşlar yorumlarınıza bakıyorum ve şunu görüyorum siz istediğiniz işin okulunu değil çok para kazanabileceğiniz bir iş için okul okumuşsunuz tabi işin içine girdikçede gözünüzü korkutup kendi kendinizi bitirmişsiniz zamanınızı çöpe atmışsınız önemli olan para kazanacağınız iş için okumak değil sevdiğiniz sıkılmayacağınız hayat tarzınız neyse o işi yapabileceğiniz bir okul okusaydınız azda kazansanız mutlu olurdunuz zaten sevdiği işi yapanlar parayı dert etmediği için zaten iyi kazanıyorlar yanlış anlamayın ben okul okumadım lise terkim ama çocukluğumdan beri grafik tasarıma merak salmıştım ve iş için değil eğlendiğim için sevdiğim için bu mesleği seçtim ve şuan 27 yasındayım bir reklam şirketinde3d modelleme görselleştirme uzmanıyım yani anlayacağınız paraya düşmeyin sevdiğiniz işi yapmaya çalışın…yapın..